Makale
‘Kutlu Doğum’ ve ‘güven’ inşası..
Çağımızın en temel insanî kaygılarından birisini “güven” duygusunun giderek azalması teÅŸkil ediyor. 'Güvensizlik'dünyanın birçok ülkesinde yapılan kamuoyu araÅŸtırmalarında da öne çıkan baÅŸlıklardan birisi. Batı'lı birçok düşünürse, 'ekonomik güvensizlik', 'fiziki güvensizlik' ve 'siyasal güvensizlik'ten oluÅŸan bir “güvensizlik çağı”na girdiÄŸimizi itiraf ediyorlar. Güvensizlik virüs gibi yayılarak toplumsal yaÅŸamın temellerini sarsıyor. Oysa peygamberler insanlar arasında önce güveni ve emniyeti inÅŸa etmekle mükelleftiler. Son Peygamber Hazreti Muhammed Mustafa'yı kavminin “Muhammedü'l-Emin” diye çağırması boÅŸuna deÄŸildi. Hazreti Muhammed Mustafa'da “emin” sıfatı kemale ermiÅŸti. Herkes güzel söz söyleyebilir ama insanların kalbinde sadece itimattan doÄŸan teslimiyet duygusu yer bulur. Sevgili Peygamberimiz kavminin içindeki yaÅŸayışıyla kalpleri fethetti.
Peygamber'in sözüne kulak verenlerin ilk soruÅŸturduÄŸu husus, Hazreti Muhammed(S.A.V)'in kavminin içinde “nasıl tanındığıyla” ilgiliydi. Aldıkları cevap, en ÅŸedit hasımları tarafından bile “Muhammedü'l- Emin” sıfatıyla anıldığıydı. Kavmi, O'nda doÄŸruluktan ve temiz yüreklilikten baÅŸka birÅŸey görmemiÅŸti. Ä°slamiyet›in kısa sürede Arap yarımadasının dışına taÅŸarak yayılmasında müntesiplerinin yansıttığı güven duygusu büyük rol oynadı. Ä°ran kisralarıyla Roma kayserlerinin düzeniyse güvenirliklerini çoktan kaybetmiÅŸti. Kendi dinlerinde kalmak isteyenler de Ä°slamiyetin getirdiÄŸi “yeni nizam” içinde, eskisinden çok daha iyi ÅŸartlarda hayatlarını devam ettirebiliyorlardı.
Peygamber'in daveti ilkin, hem doÄŸru söze kulak veren erdemli ve temiz kiÅŸiler arasında ve hem de yaÅŸadıkları toplum içinde güvenden mahrum olan yoksullar ile köleler arasında karşıklık buluyordu. Hoca Ahmet Yesevi'nin mısralarında dile geldiÄŸi gibi Hazreti Peygamber, nerde görse gönlü kırık, merhem oldu, nerde mazlum yolda kalsa, yoldaşı oldu. Ä°nsanları Peygamber'in yaÅŸayışındaki ÅŸaÅŸmaz doÄŸruluk cezbetmiÅŸti. Anadolu'da Ahilik müessesesini besleyen “Fütüvvet”in temel umdelerinden birisi de “güvenirlilik” idi. Fütüvvet, kiÅŸiye “evrensel insan” olma yolunda kılavuzluk yapıyordu. Yeni din bütün insanları bir tarağın diÅŸleri gibi müsavi addediyordu. Allah katındaysa her bir insanın kendi îmânının, kendi eliyle yüreÄŸinin emeÄŸi olan takvadan gayri bir üstünlük sözkonusu deÄŸildi.
Çağımızda insanî ilişkilerde itimat ve güven duygusunun yerini kuşkucu bir ihtiyatlılık alıyor. Bu kuşkuculuk yediğimizden içtiğimize, ticaretimizden hukukumuza kadar sirayet ediyor. Hayat boyu güven içinde devam eden birliktelikler yerini vurdumduymazlıklara bırakıyor. Sahici ilişkiler yerini sanal ilişkilere terkediyor. Toplumsal kurumlar ve uluslararası sistemler güvenirliliklerini kaybetmiş görünüyorlar. Gençlerimiz ise hayatın zorlukları karşısında kendilerini çoğun güvensiz ve yalnız hissediyorlar. Hayatımızda güvensizlik kol gezerken düzgün birliktelikler kuramayız. Hiçbir askeri ve siyasal başarı insanların güvenini kazanmadıkça uzun erimli olamaz. Güvene dayanmayan hiçbir kurum yaşayamaz.
“Kutlu DoÄŸum Haftası” vesilesiyle Sevgili Peygamberimiz'in çağımızda örnek alınması gereken ilk hususiyetinin “güven verici bir kiÅŸiliÄŸe sahip olmak” olduÄŸunu düşünüyorum. Çağımızın krizlerini göğüsleyebilmek için güveni insanlar arasında yeniden inÅŸa etmeye ÅŸiddetle ihtiyacımız var. Ancak bu ÅŸekilde, akÅŸama yakın, yuvasına dönmek için sahradan havalanan kuÅŸlar kadar neÅŸeli olabiliriz. ÃŽman neÅŸesi de, hayatın neÅŸesi de güvene dayanıyor. BaÅŸka hiçbir ÅŸeye deÄŸil.
Henüz yorum yapılmamış.